Nazar hakkında geniş bilgiler
NAZAR- النظرة
Kıskançlık, özenme veya imrenme duygusuyla bir kişiye veya nesneye bakan kimsenin bakışıyla zarar verecek şekilde onu etkilemesi.
“Nazar” kelimesinin sözlük anlamı, “bakmak, görmek, göz atmak ve düşünmek”tir. Terim olarak kişinin hoşuna giden, beğendiği insan ya da şeye daha çok kıskançlık ve haset duygusuyla bakması neticesinde ona maddi veya manevi açıdan zarar vermesini ifade eder. Arapça’da “nazra” (isâbetü’l-ayn) denilen bu eyleme Türkçe’de “nazar etmek” veya “göz değmesi” denir.
Eski Sümer, Bâbil, Mısır, Yunan ve Roma kültürleriyle birlikte Sâmî, Pers, Hint ve Avrupa’nın daha pek çok kavminde rastlanan nazar inancının milâttan önce 4000’lerden günümüze kadar devam edegelmiş olması, bu inancın birçok halk tarafından bilindiğini göstermektedir. Ancak Uzakdoğu, Güney Afrika, Avustralya ve Amerikan yerlilerinde rastlanmayan bu inanışın Avrupalılar tarafından yaygınlaştırıldığı ileri sürülmektedir.
Göz zihnin ve ruhun dünyaya açılan penceresi olduğu için eski kültürlerde her türlü hastalık, talihsizlik ve kötü durum bilinçli veya bilinçsizce yapılmış bakışlarla ilişkilendirilmiştir. Buna göre güzel bir şeyi görünce oluşan haset duygusu gözden yayılan ışınlar vasıtasıyla bakılan eşya veya canlıya geçmekte, onu etkilemekte; nazara uğrayan annenin veya dişi hayvanın sütü kesilebilmekte, çocuklar ölebilmekte, ekinler veya ağaçlar kuruyabilmektedir. Birçok insan potansiyel olarak nazar gücüne sahip olmakla birlikte çok güzel veya çirkin, yeşil veya mavi gözlü, tek gözlü veya kambur olmak gibi belli bazı vücut özelliklerine sahip kişilerin nazarının daha etkili olduğuna inanılmıştır. Nazara karşı alınan tedbirler kültürden kültüre farklılık göstermekle birlikte bu konuda uzmanlaşmış olduğu düşünülen kişilerce uygulanan ritüeller dikkat çeker. Bunun yanında Tanrı’nın adını veya koruyucu bazı ibareleri zikretmek, belli dua cümlelerini okumak, nazara uğrayan kişi veya nesneye tükürmek veya çeşitli muskalar kullanmak gibi uygulamalar da vardır. Bu muskalardan bazıları birtakım dua cümleleri, rakam veya şekillerden oluşurken, bir kısmı dikkati kendi üstüne çekerek nazarın etkisini azalttığı düşünülen süslü objelerden ibarettir (bk. MUSKA).
İslam’dan önce CâhiliyeArapları’nın hayatında da nazarın büyük önemi vardı. Onların telakkisine göre bakışlar çoğunlukla kötü etkiler doğurur. Bazı kişilerin bakışıyla insan ve hayvanların ölmesi mümkündür. Araplar ayrıca yılan, köpek, tilki ve tavus gibi hayvanların nazarının tesirli olduğunu; devenin, göz değmesinden en çok etkilenen hayvan grubunda yer aldığını kabul ediyordu. Câhiliye Arapları nazardan korunmak için atların boynuna beyaz boncuk takıyor, çocukların üzerinde siyah boncuk, yetişkin insanların üzerinde katır boncuğu bulunduruyor, boyunlarına kolyeler takıyor, bileklerine düğümlü ipler bağlıyorlardı.
Nazar konusuna Kur’ân-ı Kerim’de doğrudan temas eden âyet bulunmamakla birlikte bazı âyetlerde dolaylı biçimde bu meseleye işaret edildiği kabul edilir. Bir âyette Hz. Peygamber’den Kur’an âyetlerini işiten kâfirlerin haset eden bakışlarıyla ona nasıl zarar vermeye kalkıştıkları şöyle bildirilmektedir: “Kur’an’ı işittiklerinde, o kâfirler neredeyse seni haset ve düşmanlıklarından dolayı gözleriyle yıkacaklardı. ‘O delinin biri’ diyorlardı” (el-Kalem 68/51). Bu âyeti, İbn Abbas, Mücâhid ve Kelbi gibi müfessirlere dayanan Taberî, “Kıskançlıkları yüzünden neredeyse sana nazar değdirecekler, aç ve kötü gözlerinin şerriyle seni öldürecekler” şeklinde açıklamıştır. Çağdaş Türk müfessirlerden Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, kişinin niyetine göre gözlerdeki bakışların iyi veya kötü tesir bırakacağını ileri sürmekte; kimi bakışlar karşısındakini elektrik gibi çarparken ya da manyetize ederken, kimi kişilerin de kıskançlık sebebiyle tuzak kurmaya kalkışacağını ve hedefine ulaştığında göz değmesinin gerçekleşeceğini söylemektedir. Kur’ân-ı Kerim’de nazarın varlığına dolaylı şekilde temas ettiği belirtilen ikinci âyet Hz. Yâkub ve çocuklarıyla ilgilidir. Bu âyette Hz. Yâkub, çocuklarını Mısır’a gönderirken şehre aynı kapıdan değil ayrı ayrı kapılardan girmelerini tavsiye eder (Yûsuf 12/67). Taberî ve diğer bazı müfessirler, Hz. Yâkub’un çocuklarına nazar değmesinden korktuğu için bu tavsiyede bulunduğunu belirtirler.
Hadislerde nazar konusuna açıkça temas edilmiş ve onun kötü etkisinden kurtulmak için çözüm yolları önerilmiştir (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 274; Buhârî, “Tıb”, 36, “Libâs”, 86; Müslim, “Selam”, 41-42). “Kaderi geçecek bir şey bulunsaydı bu göz değmesi olurdu” (Müslim, “Selam”, 42) buyuran Hz. Peygamber bizzat torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i nazardan korumak amacıyla şöyle dua etmiştir: “Her tür şeytandan, haşereden, kem nazardan Allah’ın tam kelimelerine, sonsuz iradesine ve hükmüne sığınırım” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 236, 270; Buhârî, “Enbiyâ”, 10). Kötü bakışların etkisinden korunmanın yolu olarak Allah’a sığınmayı tavsiye eden Hz. Peygamber, bir defasında Ümmü Seleme’nin evinde karşılaştığı yüzü sararmış bir cariyede nazar olduğunu söyleyerek rukye (Kur’an ve dua okuyup üfleme) tedavisi yapılmasını önermiştir (Müslim, “Selam”, 59; ayrıca bk. RUKYE). Hz. Peygamber’in kendisinin de cinlerin ve insanların nazarından Allah’a sığındığına dair rivayetler
bulunmaktadır (İbnMâce, “Tib”, 33; Tirmizî, “Tib”, 16). Ayrıca Muavvizeteyn diye adlandırılan Felak ve Nâssûrelerinâzil olduktan sonra Hz. Peygamber, nazara karşı bu sûrelerin okunmasını tavsiye etmiştir (İbnMâce, “Tıb”, 33; ayrıca bk. MUAVVİZETEYN).
Bu hadislerden de hareketle İslam toplumlarında nazardan korunmak amacıyla yaygın olarak Felak ve Nas sûreleri yanında Ayetü’l-kürsî ve çeşitli şifa âyetleri ile duaların okunması tavsiye edilir. Beğenilen, hoşa giden ve hayranlık duygusu uyandıran şeylerde, kıskançlığı ve kötü bakışları ortadan kaldırmak için “mâşallah” ve “bârekellah” gibi ifadelerin kullanılmasıyla karşı tarafın zarar görmesinin önlenebileceği umulur. Ayrıca ev ve iş yerlerine Kalem sûresi 51. âyetinin yazıldığı levhalar asılır. Öte yandan İslam toplumlarında nazardan korunmak için halk arasında başvurulan yöntemlerden biri de, kepçe içinde eritilmiş bir miktar kurşunun nazara uğradığına inanılan kişinin başının üstünde gezdirildikten sonra tuzlu su dolu bakır tasa dökülmesi şeklinde icra edilen kurşun dökme âdetidir. Eriyen kurşunun vücutta biriken ve insana eziyet verdiği söylenen enerjiyi alacağına inanıldığından nazara da iyi geleceğine inanılır. Bunun yanında bazı hayvanların resimlerini ya da kemiklerini kişinin üzerinde taşıması veya evine asması gibi âdetler de kimi müslüman toplumlarında nazardan kurtulmak için başvurulan uygulamalardır. Ancak başta kurşun dökme âdeti olmak üzere başvurulan bu tür uygulamalar İslam dinince tasvip edilen uygulamalar değildir. Zira İslam dini, kötülüklerden korunmak için Allah’ın dışında başka varlıklardan yardım istemeyi ve onlardan şifa vermesinin beklenmesini onaylamamaktadır.
Nazarı pozitif bilimlerin yöntemleriyle açıklama imkânı bulunmamaktadır. Ancak her ne kadar bilim olarak kabul edilmese de parapsikoloji, duyularla algılanamayan paranormal yani normal dışı davranışları ve olayları inceleme kapsamında nazar konusuyla da ilgilenmektedir. Buna göre psikokinetik olaylardan sayılan nazar, bedenin elektromanyetik güce sahip olması ve elektromanyetik ışıklar yayan gözlerin kıskançlık, imrenme ve haset gibi duygularla bakması sonucunda bakılan şeyi etkilemesi şeklinde açıklanmaktadır. Nazardan korunmak amacıyla mavi boncuk takılmasının sebebi; mavi ya da yeşil gözlü olanların bakışlarında daha çok elektromanyetik gücün bulunduğunun sanılması ve bu gözlerden yayılan enerjinin mavi nazar boncuğuna yöneltilerek tesirinin kırılması düşüncesinden kaynaklanmaktadır.
Kaynak: Temel islam ansi.
https://www.arapcadua.com/kategori/nazar-buyu-dua/
BENZER KONULAR:
Nazar (Kötü Göz) Hakkında Kuran ve Sünnet’e Göre Geniş Bilgiler
Tanım ve Kavram
Nazar, İslam geleneğinde ve dünya çapında diğer kültürlerde kök salmış bir kavramdır. Kıskançlık veya haset sonucu bir kişiye yöneltilen kötü niyetli bakış olarak tanımlanır ve bu bakışın zarar verebileceğine inanılır. İslam’da nazar, insanların, hayvanların ve nesnelerin etkilenebileceği gerçek bir olgu olarak kabul edilir.
Kuran’da Nazar
Kuran, nazarın varlığını ve potansiyel zararını kabul eder. “Nazar” terimi açıkça belirtilmese de, kavram birkaç ayette ima edilmiştir.
Felak Suresi (113:1-5):
“De ki: Sığınırım ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe; yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden!”
Yusuf Suresi (12:67):
Hz. Yakub’un (a.s.) oğullarına şehre farklı kapılardan girmelerini tavsiye etmesi, bazı alimler tarafından onların yakışıklı görünüşleri ve güçlü yapıları nedeniyle nazardan korunmak için bir önlem olarak yorumlanır.
Kalem Suresi (68:51):
“Neredeyse, kafirler zikri duydukları zaman, seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi. Ve dediler ki: ‘O, kesinlikle bir delidir.'”
Hadislerde Nazar
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) nazarın varlığı, etkileri ve ondan korunma yolları hakkında detaylı rehberlik ve onay sağlayan birçok hadis bırakmıştır.
Sahih Buhari ve Müslim’de Geçen Hadisler:
Hz. Aişe (r.a.) şöyle dedi: “Resulullah (s.a.v.) bana nazarın gerçek olduğunu söyledi ve bana ‘Muavvizatayn’ (Felak ve Nas surelerini) okumamı tavsiye etti.”
İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Nazar gerçektir. Eğer kaderden önce bir şey olsaydı, nazar olurdu.”
Başka Hadisler:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kişi, kardeşine güzel bir şey gördüğünde, ona bereket duası yapmalıdır çünkü nazar gerçektir.”
Nazarın Zararından Korunma Yolları
İslam, nazarın zararından korunmak için çeşitli yöntemler sunar:
Dua ve Ayetler Okuma:
Felak ve Nas surelerini okumak.
Ayetel Kürsi’yi okumak.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) nazardan korunmak için öğrettiği duaları okumak.
Allah’a Sığınma:
Allah’a sığınıp O’ndan yardım dilemek, O’nun koruyuculuğuna inanmak.
Kıskançlıktan Kaçınma:
Başkalarının başarıları ve güzellikleri karşısında kıskançlık duygularından kaçınmak, onlara dua etmek ve iyi dileklerde bulunmak.
Temiz ve Saf Niyetler:
Her zaman iyi niyetli ve saf kalpli olmak, kötü düşüncelerden ve kıskançlıktan arınmak.
Nazar konusunda dikkatli olmak ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) öğütlerine uymak, Müslümanların bu kötü etkiden korunmalarına yardımcı olacaktır. İslam’ın nazar konusunda sağladığı rehberlik, hem manevi hem de pratik korunma yolları sunar.