ALLAH’A KULLUKTA DUANIN ÖNEMİ
Yaratılanlar içerisinde eşiz bir yere sahip olan insanoğlu, gayesiz ve başıboş yaratılmamıştır. İnsanın ilk görevi; Allah’ın varlığını ve birliğini bilip tasdik etmek ve O’na ibadet edip dua ve niyazda bulunmaktır. İbadet ve dua sayesinde insan O’nun manevi huzuruna yükselir ve O’na hakiki bir kul olma şerefine nail olur.
Allah’ü Taala Kuran’ı Kerim de şöyle buyuruyor; “Kullarım, beni senden sorarlarsa, bilirler ki; gerçekten ben onlara yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.”(1) Dua Allah ile kul arasında kuvvetli bir bağdır. Kişi dua ettiği müddetçe Allah ile irtibatı kesmemiştir. Duadan uzak kaldığı zaman Allah ile irtibatı zayıflar, Dini hayatında zaaf meydana gelir.
Dua, yüce yaratıcıya yönelerek Ondan istek ve dilekte bulunmaktır. Ondan başkasından dilekte bulunulmaz, Ondan başkasından yardım istenmez. Ondan başkasına dua edilmez.
Allah’ü Teala sonsuz merhamet ve lütuf sahibidir. kendisine samimiyetle kalkan elleri, yalvaranları asla boş çevirmez. Enes (r,a) Peygamberimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “Şüphesiz Allah’ü teala hayâ ve kerm sahibidir biri ellerini kendisine doğru kaldırıp dua ettiğinde onları boş döndürmekten haya eder.”(2) Dua, ibadetin özüdür. Dua bizim Allah’ın yanında kıymetli olmamıza vesiledir. Dua, sevgi ve rahmet kaynağına bağlanma başvurusudur.
Bir hadis’i şerif meali ile bitiriyorum. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur! “Dualarınızın kabul edileceğine inandığınız halde Allah’a dua edin. İyi biliniz ki Allah, gafil olan ve gönlü Allahtan başka bir şeyle meşgul bulunan kimsenin duasını kabul etmez”.(3)
(1) Bakara suresi-186
(2) Ebu Davut salat-358
(3) Tirmizi daavat 66
ALLAH’A KULLUKTA DUANIN ÖNEMİ
Yaratılanlar içerisinde eşsiz bir yere sahip olan insanoğlu, gayesiz ve başıboş yaratılmamıştır. İnsanın ilk görevi; Allah’ın varlığını ve birliğini bilip tasdik etmek ve O’na ibadet edip dua ve niyazda bulunmaktır. İbadet ve dua sayesinde insan O’nun manevi huzuruna yükselir ve O’na hakiki bir kul olma şerefine nail olur.
Allah’ü Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Kullarım, beni senden sorarlarsa, bilirler ki; gerçekten ben onlara yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.” (Bakara, 2/186)
Dua, Allah ile kul arasında kuvvetli bir bağdır. Kişi dua ettiği müddetçe Allah ile irtibatı kesmemiştir. Duadan uzak kaldığı zaman Allah ile irtibatı zayıflar, dini hayatında zaaf meydana gelir.
Dua, yüce yaratıcıya yönelerek O’ndan istek ve dilekte bulunmaktır. O’ndan başkasından dilekte bulunulmaz, O’ndan başkasından yardım istenmez. O’ndan başkasına dua edilmez.
Allah’ü Teala sonsuz merhamet ve lütuf sahibidir. Kendisine samimiyetle kalkan elleri, yalvaranları asla boş çevirmez. Enes (r.a), Peygamberimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Şüphesiz Allah’ü Teala hayâ ve kerem sahibidir; biri ellerini kendisine doğru kaldırıp dua ettiğinde onları boş döndürmekten haya eder.” (Ebu Davud, Salat, 358)
Dua, ibadetin özüdür. Dua, bizim Allah’ın yanında kıymetli olmamıza vesiledir. Dua, sevgi ve rahmet kaynağına bağlanma başvurusudur.
Bir hadis-i şerif meali ile bitiriyorum. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Dualarınızın kabul edileceğine inandığınız halde Allah’a dua edin. İyi biliniz ki Allah, gafil olan ve gönlü Allah’tan başka bir şeyle meşgul bulunan kimsenin duasını kabul etmez.” (Tirmizi, Deavat, 66)
Kaynaklar:
Bakara, 2/186
Ebu Davud, Salat, 358
Tirmizi, Deavat, 66
Allah’a kullukta dua, insanın Allah ile olan bağını güçlendiren, istek ve ihtiyaçlarını O’na iletmesini sağlayan önemli bir ibadettir. Dua eden kişi, Allah’ın sonsuz kudretine sığınır, O’ndan yardım ve rahmet diler. Bu sayede hem manevi huzur bulur hem de Allah’a olan bağlılığı artar. Dua, aynı zamanda kişinin acziyetini kabul edip sadece Allah’a güvenmesi anlamına gelir. Bu da kulun Allah’a olan teslimiyetini ve kulluğunu gösterir.
Dua, Allah ile kul arasında kuvvetli bir bağdır. Kişi dua ettiği müddetçe Allah ile irtibatı kesmemiştir. Duadan uzak kaldığı zaman Allah ile irtibatı zayıflar ve dini hayatında zaaf meydana gelir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Kullarım, beni senden sorarlarsa, bilirler ki; gerçekten ben onlara yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.” (Bakara, 2/186)
Dua, yüce yaratıcıya yönelerek O’ndan istek ve dilekte bulunmaktır. O’ndan başkasından dilekte bulunulmaz, O’ndan başkasından yardım istenmez. O’ndan başkasına dua edilmez. Allah’ü Teala sonsuz merhamet ve lütuf sahibidir. Kendisine samimiyetle kalkan elleri, yalvaranları asla boş çevirmez. Enes (r.a), Peygamberimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Şüphesiz Allah’ü Teala hayâ ve kerem sahibidir; biri ellerini kendisine doğru kaldırıp dua ettiğinde onları boş döndürmekten haya eder.” (Ebu Davud, Salat, 358)
Dua, ibadetin özüdür. Dua, bizim Allah’ın yanında kıymetli olmamıza vesiledir. Dua, sevgi ve rahmet kaynağına bağlanma başvurusudur. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Dualarınızın kabul edileceğine inandığınız halde Allah’a dua edin. İyi biliniz ki Allah, gafil olan ve gönlü Allah’tan başka bir şeyle meşgul bulunan kimsenin duasını kabul etmez.” (Tirmizi, Deavat, 66)
Bu hadisler ve ayetler doğrultusunda, dua etmenin, Allah’a olan teslimiyetimizi ve kulluğumuzu pekiştiren bir ibadet olduğunu anlamalı ve dua etmeye devam etmeliyiz.
BENZER KONULARIMIZ:
Allah’a kullukta dua, insanın Allah ile olan bağını güçlendiren, istek ve ihtiyaçlarını O’na iletmesini sağlayan önemli bir ibadettir. Dua eden kişi, Allah’ın sonsuz kudretine sığınır, O’ndan yardım ve rahmet diler. Bu sayede hem manevi huzur bulur hem de Allah’a olan bağlılığı artar. Dua, aynı zamanda kişinin acziyetini kabul edip sadece Allah’a güvenmesi anlamına gelir. Bu da kulun Allah’a olan teslimiyetini ve kulluğunu gösterir.